"Ve şimdi yollarında
yaşamın ww çığlık tünelleri kazımak wwwwwwwwwwwwwww ve susmak'ı wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww yazmak wwwwwwwwww kalmıştır wwwwwwwwwww işaretleyenlere..." ww 'Kururken damarlarımızın son solukları / kalabalıktan arta kalan biricik ayışığı'na. Göç e kalktık kurmak üzere öz yaratısını saflığın. 'Kov kara duygulu olasılığı bilincin wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww gücüyle ww Biçimleri kesikler yaratmadan bilincinde- ww Yeni çiçek dürbünleri bul ertesinde düş kırıklığının ww Gizlenmişlerse senden, kur öz yaratısını wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww saflığın.' |
ww |
üzerimizde 'cam kırıklarından bir elbise', yüreğimizde kara
umutlar, arkamızda varolamadığımız, sığamadığımız... hiç katılamadığımız,
'dirimsiz benim, doğarken öldüğüm.'gün
be gün bedenlerimizi tüketen,kendi görünümüne kör topraklar sahipsiz bir
yolculuğa aktık. bir çığlık
çekti bizi içine...karanlık paramparça tünellerin içinde karşılaştık.. bir
siyah kızla....uyuyordu... günaydın... uyandı.. 'üşümüşüm.. / düşlerimin üzeri açıktı, bendim, / arzularımsa
çıplak onlardım...'dalgın.. 'üşümüşüm
... / ölülerimi taşıyordum, öyle sağır.'
|
'Ey, içine bakan gözlerimin yoksul gölgsinde kendini açıklayan gerçeklik! her kopuşla adını yineleten umut! Bir serin yaşlı-bahar özlemi, acı kar fırtınaları beklentisi kuşlarda ve alıcısı olamayan iki mevsime, zamanın kapanabilmesi devrimi!' artık ne gerçek ne de umut... hepsi birer yalan! tek gerçek doğmuş olmam, içimi saran bu dayanılmaz acı... !'yerleşik yabancılığın acısı'gerçek olan... umut her yokoluşumda denge'mi kurmam için bir afyon sadece... umut tunellerde, zamanın kapanması perdenin inmesinde! |
'Bir sabah bedenimin tüm hücrelerini ele geçirmiş bir acıyla uyanıyorum, bundan böyle, nereye baktığı bilinmeyen gözlerinizle her karşılatığımda katlanacak bir acıyla.' kalan tek sey; hissedilen ve tiksinç aydınlıkla bütün hücrelerime yayılan. boşluk'un içime nüfuz etmesiyle doğan acı, yakıcı bakışlar... |
'Hiç bitebilir bir acı değil, düşsel uçurtmaların zamandışı boşluklarda salınmasını beklemek, bu tek düzelik ve sıradan değişimler kuşatmasında.' uyuşukluğun ortasındayım, ta içindeyim. Yapmam gerekenlerin farkındayım, ki bu gerekliliklerin tümünü ince ince düşündüm ve bir sonuca ulaştım,en azından öyle zannediyorum, bu sonuçlarında sürekliliği ayrı bir acı kaynağı benim için, fakat kesin olarak bunları yapamamaya mahkum durumdayım. Birşeyler yapmalıyım, yapmayınca hep birşeyler düşünme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorum ve düşünmek bozuyor tüm çabalarımla kurduğum, yarattığım ; gecelerimi , sayısız nefeslerimi verdiğim denge'mi.Bozulan dengemle birlikte çıktığım, sürüklendiğim yolculuklar sonundaysa, ayrıca bu yolculuklarda ruhumda açılan yaralar, göhsümde patlayan çığlıklar.. korkunç!, hiçbir olumlu kazanım elde edemeden öylece kalıyorum, evet kalıveriyorum.Düşünmekse her geçen gün daha fazla tehdit ediyor sağlığımı; zamanın derinliğini, aslında her hareketin aynı noktaya vardığını, tüm bunların boşuna bir çabadan ibaret olduğunu düşünmek zorunda kalıyorum. Hangi hareketten ne bekliyorum? Hareketle hareketsizlik arasındaki tek fark şu anları yaşamamak olmalı. Hareketsizliğe mahkum olanların ruhsal uyuşukluğu... |
.................................
|
|