"Ve şimdi yollarında yaşamın
ww çığlık tünelleri kazımak
wwwwwwwwwwwwwww ve susmak'ı
wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww yazmak
wwwwwwwwww kalmıştır
wwwwwwwwwww işaretleyenlere..."


ww 'Kururken damarlarımızın son solukları / kalabalıktan arta kalan biricik ayışığı'na. Göç e kalktık kurmak üzere öz yaratısını saflığın.
'Kov kara duygulu olasılığı bilincin
wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww gücüyle
ww Biçimleri kesikler yaratmadan bilincinde-
ww Yeni çiçek dürbünleri bul ertesinde düş kırıklığının
ww Gizlenmişlerse senden, kur öz yaratısını
wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww saflığın.'
ww

üzerimizde 'cam kırıklarından bir elbise', yüreğimizde kara umutlar, arkamızda varolamadığımız, sığamadığımız... hiç katılamadığımız, 'dirimsiz benim, doğarken öldüğüm.'gün be gün bedenlerimizi tüketen,kendi görünümüne kör topraklar sahipsiz bir yolculuğa aktık.

'saydam kırmızı gökkuşağından ayrıldı.
Suçluyduk biliyoruz.'


Hiç kullanılmamış bir zamanın açık göz kapakları, çok kullanılmış bir zamanın kapanan gözleri.
Bir kişi kalabilirdi biz'den! Yazarak mezar taşını tükenişiyle, haykırırdı anlam'ı.

çölleri geçtik, denizleri aştık... ayaklarımızı ateşler sardı ay üzerimize yağdı...inançlarımızın tesirini hissedemediğimiz yaşantılarla bezenerek kumsallara indik...değişik renklerde gördük tenlerimizi ama ... yakalayamadık gölgemizi..
Engin bir su izinde arayışına devam ettik...


' neredesiniz siz ey bilinçsizliğin bilinçlere
Varılmaz yengisinden sonra
Ulaşılır esriklik alanları'


büyük gölü aştık.. umutsuzlukla dolduk taştık... kaybettik... güneş pusuda tohumlarımızı savurduk patikalara... sarhoş bıkınca sorgularımızdan kamplar kurduk.. doğuya indik sürekli.. doğu sandığımız yere...
Sarp kayalıklar ve aralarına sinmiş yorgun gözleriyle bakan tünellerle karşılaştık... manzara muhteşemdi...

'çerçeveli yalnızlılarımızdan oluşan, kapıları acılardan örülmüş, toz, taş, geçmiş ve şimdi'yi saklayan güzellik!
'

bir çığlık çekti bizi içine...karanlık paramparça tünellerin içinde karşılaştık.. bir siyah kızla....uyuyordu... günaydın... uyandı.. 'üşümüşüm.. / düşlerimin üzeri açıktı, bendim, / arzularımsa çıplak onlardım...'dalgın.. 'üşümüşüm ... / ölülerimi taşıyordum, öyle sağır.'

'çöl rengi bir elbise'
giymişti.

Ve 'Bir yaşamın düşe eklenmesiyle, bir düşün yaşamdan çıkarılmasının hiçbir ayrımı yok.'ken düş'müştü tünellere.
Tünellere sığınmıştık.. arayıştaydık... arayışınız boşuna...

'Ben kim'in arayışı kaç adım öteye gider öz-tanıma? Engin bir su izinde yanıta vardığında, ne kadar bilebiliriz Kimiz'i?'

karanlığa karıştı. Takip ettik... tunelleri katettik, ellerimiz ayaklarımız kan içinde...

''bütün yalnızlıklarınızın ilenci
korusun çoğulluklarınızı
cinnet koyun erdemin adını
maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın
hepiniz mezarısınız kendinizin...''


dağlardan aşağı indik. Gecelere sığındık... tiksinç aydınlıktan kaçtık... karanlıkta yol aldık sadece...

'Oysa ne kadar emin kendinden gece! Gören bir yetişkin... sürekli yenileyen ve yenilenen, ölümü unutmadan yaşama tutkun dinginliği genleştirerek her an duyumsatan...'

kamplar kurduk... uydurulmuş melodilerle coştuk, hep sarhoş bir şafak umuduydu ki o umuttu belki de bir nesli bitiren...

mırıldandı.. gece... mırıldandı....

'mutluydum; bu bir cürret! Küçük sürünün içkin yolculuğunda yetkeyi silmenin kıvancıyla, korunaklılığın ince güveninde konaklıyordum.'

ölülerin ko-r-kusuyla beyazlaşmış nice topraklara vardık... hangi beklentiyle kucaklayıverdik beyazlığını... geçtik taşlaşmış insanların önünden, gecenin çatlakları hala yüzlerinde...

'Niye koşmalı sanki?
Gece alışkanlığını vururken,
Her yalnızın talihsiz alnına-
Az ışıkları yaşamın kabulümüzdür.
Kururken damarlarımızın son solukları,
kalabalıktan arta kalan biricik ay ışığını
Katmalı öyleyse görülmez akışına
Yaşamlarımızın!'


Birçokta adım bulduk milyonlarcasının paylaştığı.. düzüşlerdeydi hepsi de boyutsuz... karıştım aralarına caddelerde, vazgeçmiştim artık... oralarda başka kıyıların varlığından...
Arzularını edimdim bende tatminsiz... sonuna gelmiştik artık.....

'...............
ilk dizesi olmaya bu şiir
öncesiz bir dala benzeyecektir
Nasıl ki başlangıcı yoksa yolculukların
Sonu da yoksa
Ağaçsız bir dal gibiyse her yolculuk'


'ölüm buraya kadar!'

'Ey, içine bakan gözlerimin yoksul gölgsinde kendini açıklayan gerçeklik! her kopuşla adını yineleten umut! Bir serin yaşlı-bahar özlemi, acı kar fırtınaları beklentisi kuşlarda ve alıcısı olamayan iki mevsime, zamanın kapanabilmesi devrimi!'

artık ne gerçek ne de umut... hepsi birer yalan! tek gerçek doğmuş olmam, içimi saran bu dayanılmaz acı... !'yerleşik yabancılığın acısı'gerçek olan... umut her yokoluşumda denge'mi kurmam için bir afyon sadece... umut tunellerde, zamanın kapanması perdenin inmesinde!

'Bir sabah bedenimin tüm hücrelerini ele geçirmiş bir acıyla uyanıyorum, bundan böyle, nereye baktığı bilinmeyen gözlerinizle her karşılatığımda katlanacak bir acıyla.'

kalan tek sey; hissedilen ve tiksinç aydınlıkla bütün hücrelerime yayılan. boşluk'un içime nüfuz etmesiyle doğan acı, yakıcı bakışlar...

'Hiç bitebilir bir acı değil, düşsel uçurtmaların zamandışı boşluklarda salınmasını beklemek, bu tek düzelik ve sıradan değişimler kuşatmasında.'

uyuşukluğun ortasındayım, ta içindeyim. Yapmam gerekenlerin farkındayım, ki bu gerekliliklerin tümünü ince ince düşündüm ve bir sonuca ulaştım,en azından öyle zannediyorum, bu sonuçlarında sürekliliği ayrı bir acı kaynağı benim için, fakat kesin olarak bunları yapamamaya mahkum durumdayım. Birşeyler yapmalıyım, yapmayınca hep birşeyler düşünme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorum ve düşünmek bozuyor tüm çabalarımla kurduğum, yarattığım ; gecelerimi , sayısız nefeslerimi verdiğim denge'mi.Bozulan dengemle birlikte çıktığım, sürüklendiğim yolculuklar sonundaysa, ayrıca bu yolculuklarda ruhumda açılan yaralar, göhsümde patlayan çığlıklar.. korkunç!, hiçbir olumlu kazanım elde edemeden öylece kalıyorum, evet kalıveriyorum.Düşünmekse her geçen gün daha fazla tehdit ediyor sağlığımı; zamanın derinliğini, aslında her hareketin aynı noktaya vardığını, tüm bunların boşuna bir çabadan ibaret olduğunu düşünmek zorunda kalıyorum. Hangi hareketten ne bekliyorum? Hareketle hareketsizlik arasındaki tek fark şu anları yaşamamak olmalı. Hareketsizliğe mahkum olanların ruhsal uyuşukluğu...

 
.................................

 

 

 

 

ANA SAYFA
TERKEDİŞ
YANKILAR
ÇIĞLIKLAR